Damar yumakları, baloncuklar gibi damar yapısının bozuklukları bunlardan bazılarıdır ve cerrahi olarak tedavi edilebilir. Ayrıca kanama olan bir beyinden bu kanamanın boşaltılması birçok durumda mümkündür. Tüm bu ameliyatlar cerrahi mikroskop altında ve mikro aletlerle, mikro teknikle yapılan ameliyatlardır. Son zamanlarda beyin damar hastalıklarının tanısında teknolojik gelişime paralel olarak büyük ilerlemeler olmuş bu da ameliyat tekniklerine yansımıştır. Vakit kaybedilmeden hastanın hastaneye ulaştırılması bu hastalıklarda en önemli etkenlerden biridir.
Beyin damarlarının çeşitli patolojik durumlar nedeni ile daralması, tıkanması veya yırtılarak kanın damar dışına çıkması sonucu oluşan durumlardır. Serebrovasküler hastalık, stroke, inme gibi terimlerde aynı anlamda kullanılır. Beyin damarlarının daralma ve tıkanması ile oluşan duruma iskemik beyin damar hastalığı, damarın yırtılarak kanın beyin içinde yayılmasına beyin kanaması denmektedir.
Beynimiz günlük yaşamımızda çok önemli görevler üstlenmiş olduğundan, Beyin Damar Hastalıkları (BDH) sonucu, kişilerde bilinç bozukluğu, felç (pleji) veya kısmi felç (parezi), konuşma bozuklukları (afazi), görme bozukluğu, denge bozukluğu vs. gibi beyin fonksiyonlarının bozukluğu ile çeşitli durumlar ortaya çıkabilir. Bu olağan dışı durumun gelip geçici veya hafif olması bu olayların önemini azaltmamalı, tam aksine hasta-hasta yakını ve hekim tarafından ciddi bir şekilde ele alınarak ileride oluşabilecek durumların önlenmesi açısından önem taşımalıdır. Bu yaklaşım tarzı ile hafif olan bir durumun daha fazla ağırlaşması da önlenebilmektedir.
Beyin damar hastalıkları, dünya ölüm istatistiklerinde, ölüm sebepleri arasında, kalp hastalıkları ve kanserden sonra üçüncü, morbidite (hasar bırakma) bakımından birinci sıradadır. Nörolojik hastalıklar içinde en sık görülen hastalık grubudur. Son zamanlarda düzeltilebilir risk faktörleri ile savaşım, görüntüleme teknikleri ile erken tanı avantajı, stroke ünitelerinin devreye girmesi ve yeni tedavi olanaklarının sunulması ile bu hastalık grubundan ölüm oranlarında azalmalar olmaktadır. Beyin damar hastalıklarının % 72’si 65 yaşın üzerinde, %3’ü 15-45 yaş arasında görülürken, çocukluk çağında nadirdir. ABD’de genel populasyonda 300/100.000 kişide görülme sıklığı olduğu ve 70 yaşından sonra bu sıklığın 3000/100.000 olarak arttığı bildirilmiştir. Her yıl yaklaşık 600.000 yeni beyin damar hastalığı olgusu görülüp, bunların yaklaşık %30’unun öldüğü, % 40’ının ağır morbidite ile hastaneden çıktığı ve sadece % 10’unun tam sağlığına kavuştuğu bildirilmiştir. İskemik (tıkanma veya daralmaya bağlı) BDH oranı %85 iken, hemorajik (kanamaya bağlı) BDH ise % 15 olarak bildirilmiştir.
Beyin damar hastalıkları, yüksek ölüm ve sakat bırakma riskinden dolayı, önemli bir sağlık sorunu olması yanında, aynı zamanda büyük bir sosyal ve ekonomik sorun olma özelliğide taşımaktadır. Bu bakımdan hastalık nedenlerinin saptanması, korunma ve tedavi yönünden birçok çalışma yapılmış ve halen yapılmaya devam etmektedir. Risk faktörlerinin giderilmesi koruyucu tedavi yönünden önem taşımaktadır.
Düzeltilebilir risk faktörleri: Hipertansiyon, hiperlipidemi (kandaki yağ yüksekliği), Diyabet, obezite, sigara, alkolizm, hiperürisemi( ürik asit yüksekliği), inaktivite
Düzeltilemeyen risk faktörleri: Genetik yatkınlık, kalp hastalıkları, enfeksiyon, doğuştan damar hastalıkları. Toplumumuzda özellikle en sık hipertansiyon sonucu beyin damar hastalıkları görülmekte olup, özellikle düzeltilebilir risk faktörlerinin azaltılması ile bu hastalık grubuna yakalanma oranı azaltılabilir.